2 Aralık 2011 Cuma

Pelin KARAHAN/Resim yapmak genlerinde var!



“KAVAK YELLERİ” İLE ŞÖHRETİ YAKALAYAN PELİN KARAHAN RESSAM OLARAK DA ÜNLENİRSE ŞAŞMAYIN

Resim yapmak genlerinde var!
Oyunculukta emin adımlarla ilerleyen güzel, resim yaparken tüm yorgunluğunu atarak yenilendiğini söylüyor. Pelin, o çok konuşulan masmavi gözlerinden sonra yine çok konuşulacak resim yeteneğini Seba Uğurtan atölyesinde geliştiriyor
RÖPORTAJ: MÜJGAN KULLE

Kavak Yelleri Dizisi’ndeki performansı ile genç nesil oyuncular arasından sivrilmeyi başaran Pelin Karahan, İzmir’de bir başka yeteneğini geliştirmeye çalışıyor. Aslında sözünü ettiğimiz yetenek kendisinde kalıtımsal olarak var. Fakat o bu yönünü yeni keşfetmiş. Güzel oyuncu ile resim tutkusu, bundan sonra yapacakları ve günlerinin büyük bölümünü geçirdiği “dizi seti İzmir”i konuştuk…
* Resimden başlayalım Pelin… Nasıl başladı merakın?
- Aslında resim yapmak genlerimde var benim. Annem alaylı ressam. Dolayısıyla ben resimle iç içe büyüdüm. Yağlıboyalar, karakalemler… Ama ne hikmetse bunun bende de tutku olduğunu 25 yaşıma gelince ve de İzmir’de keşfedebildim. (gülüyor)
* Seba Uğurtan’dan ders almaya nasıl karar verdin peki?
- Aslında tesadüf oldu. Kavak Yelleri çekimlerini yaptığımız bir pastane var. Seba Abla’nın atölyesine çok yakın. Bir gün atölye ve galeriyi merak edip geldim ve o günden sonra çekimlerden fırsat bulduğum her an soluğu burada almaya başladım… (gülüyor) Bir bakıma boş zamanlarımı değerlendirme kararıyla yola çıkmış oldum yani…
KONSEPT ÇALIŞMA
* Ne kadar oldu?
- 3 ay bitti, 4. ayın içindeyim.
* İlk yaptığın çalışma neydi?
- Dünya klasiklerinden bir röprodüksiyondu. İlk bir ay renkler ve çizimleri öğrenmeye çalıştım. Sonra özgün resme geçtim. Şimdi de bir konsept belirledik, onun üzerinde çalışıyorum.
* Ne gibi bir konsept?
- Beş tablodan oluşuyor… Hepsine bir arada baktığınızda tek bir bütün, ancak ayrı ayrı baktığınızda da ayrı ayrı anlamları olan çalışmalar. Toplumda kadının yerini anlatmaya çalışıyorum. Bunu anlatırken de geyşaları kullanmak istedim. Bakalım bitince nasıl bir şey çıkacak ortaya? Doğrusu ben de çok merak ediyorum…
BİANELE HAZIRLIK
* Sergi açmayı düşünüyor musun?
- Şu aşamada hayır… Çünkü sergi açmak için en az 15-20 çalışma gerekiyor. Ancak ilerleyen senelerde açabilirim. Ama inşallah Seba Abla’nın önümüzdeki sene düzenleyeceği İzmir Bianeli’ne katılabilirim.  Umarım jüriyi geçebilirim. (gülüyor)
* Resim yaparken neler düşünüyorsun?
- Açıkçası resim dışında hiçbir şey düşünmediğimi söyleyebilirim. Resim şu an için en büyük tutkum. Kafamı boşaltmamı, günün yorgunluğunu ve stresini atmamı sağlayan tek uğraşım…
* Resim yapmak oyunculuğuna da artı sağlıyor olmalı?
- Sağlamaz mı… Yenileniyorsunuz bir kere, bu bile çok büyük bir artı…
* Oyunculuk demişken, nasıl gidiyor çekimler?
- Son sürat…(gülüyor)
* Bitmiyor mu dizi? Herkes çok uzadığından söz ediyor…
- Yok… Hatta daha da uzayacak muhtemelen… (gülüyor)
ÇEKİMLERE DEVAM
* Çekimler İzmir’de mi devam edecek peki?
- O konuda pek bilgim yok. Burada da devam edebilir, farklı bir şehirde de… Hikayenin gidişatına bağlı biraz da… Ama şu bir gerçek ki başka bir şehir olursa ben İstanbul olsun isterdim. Çok özlüyorum İstanbul’u.
* Peki başka bir şehir mi, İzmir mi?
- Tabii ki İzmir… Bana göre İzmir İstanbul’un ayağı gibi. Deniziyle, sosyalliği ve sıcaklığıyla… O bakımdan İzmir beni tatmin edebiliyor…
* Uzun zamandır İzmir’de sürüyor çekimleriniz… Herhalde alışmışsındır artık buralara?
- İzmir’e alışığım ben zaten. Ortaokul yıllarımda 3 yıl kadar burada yaşadık. O yüzden İzmir’i çok iyi biliyorum ve kendimi rahat hissediyorum. Havasına, suyuna alışığım yani… (gülüyor)
* O zaman güzelliğine de etkisi olmuştur İzmirimizin…
- Sanırım….(gülüyor) Ama şu bir gerçek ki artık yarı İzmirliyim ben de…
HEDEF KOYMUYOR
* Gözlerin çok beğeniliyor… Kimden aldın bu gözleri?
- Annemden… Ondan birçok özellik almışım. Bunlardan biri de resim yeteneği oldu. Çok şanslıyım.
* Bundan sonraki hedefin ne? Oyunculukta nerelere ulaşmak istiyorsun?
- Belirlediğim bir hedef yok… Ben zaten öyle hedefler koymayı sevmiyorum. Zamana ve oluruna bırakma taraftarıyım böyle şeyleri. Sanırım biraz da kader kısmet işi bunlar… Bakalım zaman ne gösterecek?
* Sinema düşünmüyor musun?
- Sinema, yapmayı çok istediğim bir şey. Teklifler de aldım, ancak denk gelmedi bir türlü. Ya içime sinmedi ya şartlar el vermedi… Şu ara büyük bir projeye vakit ayırmak gerçekten zor. Hayat beni nereye götürürse ben de oraya yöneleceğim. Hep birlikte göreceğiz…(gülüyor)
Ruh haline göre giyiniyor
* Modayla aran nasıl?
- Kendimce takip ediyorum. Giyinmeyi süslenmeyi severim. (gülüyor)
* Kıyafet tercihlerini neye göre yaparsın?
- Ruh halime… Kimi zaman spor, kimi zaman klasik ya da ikisinin karışımı giyinebiliyorum. O gün hangi modda isem ona göre giyiniyorum.
* En sevdiğin renkler?
- Pembeler, gri ve bej tonları benim renklerim.
* Alışveriş yapmayı sever misin?
- Çok fena halde!..(gülüyor) Marka düşkünlüğüm yoktur. Pazardan da alışveriş yaparım. Önemli olan beğenmem…
“Pelin sanatçı olarak doğmuş”
İzmir’in; Pelin gibi birçok ünlüye daha hocalık yapan ressamı Seba Uğurtan yeni öğrencisini şöyle değerlendirdi: “Pelin, sanatçı olarak doğmuş biri. Her şeyden önce yüreği bu işler için yaratılmış. Aslında düşünmeyi bilen insanlar resim yapabilir. Pelin düşünmeyi bilen, topluma karşı duyarlı bir genç kız. Bana geldiği günden beri direk yaratma duygusuna büründü. Bir kere dünya klasiklerinden bir reprodüksüyon yaptı, sonra ‘Ben yüreğimin resmini yapmak istiyorum’ dedi. O çok özel biri. Sanata ve sanatçıya saygılı. Resim yapmak zaten genlerinde var. Yapması gereken tek şey yeteneğini perçinlemek.





Pelin’in ilk yaptığı çalışma dünya klasiklerinden bir röprodüksiyon oldu. Kısa sürede yaratma duygusunu öne çıkaran güzel, şimdi Seba Uğurtan’ın İzmir Bianeli için hazırlanıyor.

Posted on 7 Eyl 2010 in 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder